Darbeler diyalektiği: Diren demokrasi!

~ 09.06.2017, Emre KONGAR ~

İsmet Paşa, Atatürk’ün Cumhuriyet Devrimi’ni Demokrasiyle taçlandırmak için: 
Demokratik rejimi kuracak ve geliştirecek olan Sermaye ve İşçi Sınıfları oluşmadan... 
Çok Partili Düzen’e geçti. 
Toplumda çağdaş sınıflar oluşmamış olduğu için, Demokratik rejimi işletmesi beklenen muhalefet görevini, Din-Tarım toplumunun temsilcileri olan Toprak Ağalarının kurduğu Demokrat Parti yüklendi. 
Çok Partili Düzen bağlamında, muhalefetle yarışmak için CHP, daha iktidardayken, Cumhuriyet Devrimleri’nden ödünler vermeye başladı... (Köy Enstitüleri vs.) 
Böylece Cumhuriyet’i Kentsel-Endüstriyel Demokrasi’ye taşıyarak güçlendirmek değil, Din-Tarım toplumunun Feodal yapısında tutarak egemenliklerini sürdürmek isteyenlerin ideolojisi, daha Demokrat Parti iktidara gelmeden Türkiye’yi etkisine aldı.

***

1950’lerde Türkiye Din-Tarım toplumunun Feodal yapısından kurtulamamıştı; ne doğru dürüst bir sermaye sınıfı vardı, ne de bir işçi sınıfı. 
Bu Feodal toplumun önüne sandık koyunca, sandıktan da elbette Din-Tarım toplumunun egemen ilişkileri, yani toprak ağalığı ve onların ideolojisi, iktidar olarak çıktı. 
Bu iktidar, araç olarak kullandığı Demokratik Rejim’de seçmen desteğini kaybetmeye başlayınca, toplum tarafından henüz içselleştirilmemiş olan, başta ifade, basın ve muhalefet özgürlüğü olmak üzere, Temel Hak ve Özgürlükleri, seçim öncesinde ortadan kaldırmak istedi. 
Seçmen desteğini kaybetmekte olan Demokrat Parti Demokrasi’ye karşı ilk darbeyi, 17-27 Nisan 1960 tarihlerinde, Meclis’te, Anayasa’ya aykırı olarak kurulan bir Tahkikat Encümeni aracılığıyla yaptı: 
Meclis’te 15 milletvekilinden kurulan ve Anayasa’ya aykırı olarak, her türlü mahkeme yetkileriyle donatılan bir “Encümen”, seçim öncesinde, tüm ifade, basın ve muhalefet özgürlüğünü yok etti. 
Demokrat Parti’nin Anayasa’ya aykırı olan 17-27 Nisan 1960 Tahkikat Encümeni Sivil Darbesi, 27 Mayıs 1960 Askeri Darbesi’ni tetikledi. 
27 Mayıs 1960 Askeri Darbesi, 1961 Anayasası ile Demokratik, Laik ve Sosyal Hukuk Devleti’ni kurdu. 
Fakat bu Anayasa, henüz Din-Tarım toplumunun Feodal ilişkilerinden kurtulamamış olan toplumda, emperyalizmin de desteğiyle varlıklarını sürdüren egemenleri rahatsız etti. 
Böylece 27 Mayıs 1960 Askeri Darbesi, 1961 Anayasası’na karşı olan 12 Mart 1971 Askeri Darbesi’ni tetikledi. 
“Toplumsal uyanış, ekonomik gelişmeyi aştı” gerekçesiyle, Temel Demokratik Hak ve Özgürlükleri sınırlayan ve kısıtlayan 12 Mart darbesi “Toplumsal uyanış” karşısında yetersiz kalınca: 
Emperyalizm ile Din-Tarım toplumunun egemen kalıntılarının ittifakı, 12 Eylül 1980 Askeri Darbesini tezgâhladı ve bu kez 1961 Anayasası tamamen ortadan kaldırılarak, egemenlerin ideolojisine uygun biçimde, baskıcı bir dinci devlet anlayışıyla yeni bir Anayasa yürürlüğe kondu. 
1980 Darbesi’nin, 1982 Anayasası aracılığıyla, Temel Demokratik Hakve Özgürlükler üzerinde kurduğu Cemaatçi Din Devleti baskısı, bunu dengelemek için yapılan 28 Şubat 1997 Müdahalesini tetikledi. 
28 Şubat 1997 müdahalesi, Antiemperyalist ve AntiAmerikan Refah Partisi’nden bir kopuşa ve NeoEmperyalizm ve NeoLiberalizm ile uyuşma halindeki Ilımlı (Amerikancı) İslam Partisi olan AKP’nin kurulmasına yol açtı.

***

Bütün bu darbeler ile zaten yeterince hırpalanmış ve 1982 Anayasası ile özgürlükçü akımları iyice baskı altına almış olan Parlamenter Demokrasi, yolsuzluk ve yeteneksizliklerle yıpranan Orta Sağ politikanın çökmesi üzerine, 2002 seçimlerinde AKP’yi iktidara taşıdı. 
AKP dışta, NeoEmperyalizm ve NeoLiberalizm ile kol kola girerek, içte de, Din-Tarım toplumu kalıntıları ve bunlarla ittifak halindeki (kendi deyimleriyle “kullanışlı aptal”) liberal ve eski solculardan destek alarak, Temel Hak ve Özgürlüklerin, Cumhuriyet kurumlarının, özellikle de yargı erkinin altını oydu ve: 
Hem meşruluğu her bakımdan tartışmalı olan, hem de yasalara karşı uygulamalar içeren 16 Nisan 2017 Halkoylamasıyla, Parlamenter Demokratik Rejimi sonlandırdı. 
DİREN DEMOKRASİ!

 

Cumhuriyet

Emre KONGAR | Tüm Yazıları
Hits: 4400