Yaya Geçidi, Demokrasi ve Küresel Dengeler

~ 12.07.2011, Erol MANİSALI ~
Levent’te yaya geçidine iki adım attım, yavaş yavaş gelen bir otomobil hiç frene bile basmadı; geçidin ortasında bana bir karış yaklaştı, neredeyse çarpacak. Kendimi güç bela kenara attım ve sürücüye, Burası yaya geçidi, durmanız gerekirdeyince bana,Emredersiniz beyefendiyanıtını alaycı bir biçimde verdi. Ben değil, kanun emrediyordediğimde hızla gaz verip yoluna devam etti.
Altında bir ya da bir buçuk tonluk bir metal yığını, ayağında gaz pedalı, güç bendedercesine insanın üzerine gelen birtakım yaratıklar hem de yaya geçidinde.
Altımda bir tonluk kütle var, vurur geçerimdiyor size. Bireyin yararı ve özgürlük alanı ile toplumun yararı karşı karşıya gelince, güçlü olan kazanır zihniyeti egemen olunca, yaya geçidinde bir birey ya da bir vatandaş değilsiniz artık. Ezilip geçilecek bir et yığını gibi algılanırsınız.
Bir toplumda trafik kurallarına uyum demokrasinin en önemli göstergelerinden birisidir. O nedenle, Avustralyada bir bakan kurala uymadığı için ceza yedi ve istifa ettihaberini okuduğumuzda içimiz sızlar, imreniriz, acaba bizde neden böyle değil diye kara kara düşünürüz.
Oliver Stone’un J. F. Kennedy filminde dediği gibi, politika güçten başka bir şey değildirfelsefesi her şeye egemen olur. Bileği güçlü olan zayıfı döver; büyük firma küçük olanı ezer geçer; güçlü ve büyük devletler zayıf ve küçükleri işgal ederler.
Yaya geçidindeki denge ile küresel dengeler arasında bir örtüşme vardır. Ancak bu konuda tersine bir korelasyon geçerlidir. Yaya geçidinde kurallara uyulmayan ülkeler ya işgal edilirler ya da himaye altına alınırlar. Çünkü o ülkelerde demokrasi çalışmaz.
1985 yılında bir konferans için gittiğim Kahire’de yolda ilginç bir şey oldu; önümüzdeki arabanın şoförü kapıyı açıp indi, trafik polisine iki yumruk atıp adamı devirdi ve sonra da hiçbir şey yokmuş gibi yoluna devam etti. Şaşırıp kalmıştım. İşte bu nedenle Mısır dün de, bugün de demokrasiden uzak ve kaos içinde yaşayan bir ülkedir.
Bugün Libya’ya müdahale eden NATO’nun birçok üyesi demokratik ülkelerdir. Hatta bir bölümü Fransa gibi, içerde demokrasiye örnek gösterilen devletlerdir. Ama Libya’da ne dün, ne bugün ve ne de yarın demokrasi olmayacağı için ya sürekli saldırı altında kalacak ya da başkalarının denetimi altına girecektir.
Eskiden Irak ve Suriye Sovyetler Birliği’nin himayesinde, yönetimlerini ayakta tutabiliyorlardı. Bugün ise iki küresel seçenekle karşı karşıya bırakılmışlardır; ya sürekli kaos yaşayacaklar ya da bölünüp başkasının himayesi altına gireceklerdir.
Arada kalan Türkiye...
Atatürk’ün Cumhuriyet Türkiye’si belki de arada kalan tek ülkedir.
- İktisadi, siyasi ve askeri olarak Batı kampında varsayılmasına karşın, üzerinde hesaplar yapılan ve yeni taleplerle yüz yüze olan bir konumundadır.Hem Batı ile beraber olmak hem de onunla çatışmak çelişkisi içindedir. AB Türkiye’yi, içine almadan denetimi altına almaya çoktan başlamıştır.
ABD ise ancak bazı ön koşullarla Türkiye ile işbirliğine gidebileceğini ortaya koyuyor.Bunun başında da BOP geliyor.
- Türkiye Batı ile Batı’nın bölge politikaları arasına sıkışmıştır. ABD, AB, Rusya, Çin ve Ortadoğu arasında denge oluşturabilecek dış politika inisiyatifleri iyice törpülenmiştir.
Demokrasinin filizlenmeye başlaması sonrasında, katılımcı demokrasiyiengellemek için Türkiye askeri darbelerin içine itilmiş ve onlar kanalı ile ön koşullarını, anti demokratik bir biçimdegerçekleştirilmeye başlamışlardır.
Demokrasi katılım, örgütlenme, uyum ve çağdaş değerlerle bütünleşme yolu ile sağlanabilir. Resmin diğer tarafında bireysel özgürlükler ile toplumsal haklar ve özgürlüklerin örtüşmesi yer alır.
Levent’te yolu geçerken yaya geçidini kullanma hakkı elinden alınan vatandaş siyasal, sosyal ve iktisadi olarak da demokrasinin gerektirdiği katılımları gerçekleştiremez. Her zaman üzerine gelen bir güç bulunur.
Güç bendediyenler her şeye egemen olmaya başlarlar. Ortada demokrasi diye bir şey kalmaz.
Bir sokaktaki yaya geçidi ile küresel çatışmalar arasında ilginç simetrik ve asimetrik bağlar vardır. Aynen en küçük bir organizma ile evren arasındaki bağ gibi.
Demokrasi kültürünün yolda yürümeyi öğrenmekle başladığını göremezsek hiçbir şey anlayamayız. Onu sadece bir sözcük olarak biliriz, işlevselliğini hiçbir zaman kavrayamayız.

(Cumhuriyet 11.07.2011)

Erol MANİSALI | Tüm Yazıları
Hits: 1585