Savunma Hakkı Ne Oldu?

~ 09.07.2011, Kürşat BAŞAR ~
Yargıyla ilgili pek çok tartışma yapılıyor. Yargı süreci üzerinde pek çok şaibe dolaşıyor.
Ama son zamanlarda artık tamamen yerleşmiş bir durumla karşı karşıyayız. Bir dava açılmadan, henüz iddianame yazılmadan, deliller toplanmadan önce soruşturmaya konu olan malzeme basına sızıyor.
Bunlar delil olarak kamuoyuna sunuluyor.
Bunlar üzerinden tartışmalar başlıyor, yazılar yazılıyor, televizyonlarda saatlerce konuşuluyor ve kamuoyunda bir yargı oluşuyor. Bizde zaten yaygın bir inanış var: Ateş olmayan yerden duman çıkmazdiye düşünülüyor.
Oysa güvenlik güçlerinin topladığı delillerin değerlendirilmesi son derece teknik bir konu. Dinleme, izleme kayıtları, tanıkların ifadeleri, savcının iddiaları bir araya geliyor ve mahkeme kimi zaman yıllar süren bir dava sürdürüyor. Bazen bu davada deliller ve tanıklarla yetinmiyor, bilirkişi istiyor. Bir tek mahkemenin verdiği karar bile yeterli görülmüyor ve temyize gidiyor.
***
Son derece karmaşık ve zor bir süreç olan mahkeme süreci bizde daha dava bile açılmadan çözümlenmeye başlandı.
Ve asıl vahim olan şu ki, bir davanın en önemli unsuru olan savunma hakkıtamamen unutuldu.
İnsanlar tutuklanıyor, henüz neyle suçlandıklarını kendileri bile tam olarak bilmiyor, avukatları bile bazen dava dosyasından habersiz içerde tutuluyorlar.
Bu arada bu insanlar hakkındaki deliller ortalığa saçıldığı için de herkes onlar hakkında bir yargıya varıyor.
Ama onların kendilerini savunmaları imkânsız.
***
Bu durum son şike soruşturmasında iyice açığa çıktı. Ama yıllardır süren öteki davalarda da farklı değil. Kamuoyu iddiaları veya birtakım kanıtları öğreniyor ama savunmaları öğrenemiyor.
Geçmişte de bazı insanlar hakkında yıllar sürecek davalar açıldı, bu insanlar uzun yıllar hapiste kaldı ama sonra beraat ettiler hatta haklarındaki en basit iddialardan bile aklandılar.
Ama bu arada hayatları, yakınları, aileleri perişan oldu, şirketleri battı, varlıkları eridi, bazıları hastalandı. Yıllar sonra aklansalar ya da açtıkları karşı davaları kazansalar bile yitirdikleri yılları, çektikleri sıkıntı ve acıları geri getirmek imkânsız. Hele kamuoyuna yıllar sonra bütün bu karmaşık süreci açıklayıp gerçekte suçsuz olduklarını ispatlamaları daha da imkânsız.
Bu süreçte bir başka önemli sorun daha ortaya çıktı. O da, gazetecilerin, mesleklerinin en önemli unsuru olankuşkuyu bir yana bırakıp ellerine verilen her belgeyi, her iddiayı olduğu gibi kamuoyuna yansıtmaları...

(Cumhuriyet 09.07.2011)

Kürşat BAŞAR | Tüm Yazıları
Hits: 1748