Hangi Mahkeme? Hangi Adalet?

~ 09.07.2011, Emre KONGAR ~
Gelin de Attilâ İlhan’ın temel kavramları sorguladığı, Hangi…” başlıklı kitaplarını anımsamayın:
Bugünlerde yaşasaydı hiç kuşkusuz Hangi Mahkeme, Hangi Adalet diye bir kitap daha yazardı.
***
Türkiye’de adalet mekanizması ve yargılamalar, genel sorunlar bir yana, sanki her dava, her mahkeme ayrı bir hukuk düzenine tabi imiş gibi farklı biçimde algılanmaya başladı…
Hiç kuşkusuz aynı anayasa ve aynı yasalara göre işleyen mahkemelerin böyle bir davranış içinde olması olanaklı değil…
Ama en azından kamuoyunda her davanın, her mahkemenin sanki farklı bir sistemi varmış gibi bir algı oluştu…
Zaten genel olarak adalet mekanizması hakkında soru işaretleri varken, üstüne bir de vatandaşların yargıya olan inancını ciddi biçimde zedeleyen bu farklılık algısınınoluşmasında emniyet güçlerinin, savcıların, yargıçların takdir haklarını farklı kullanması kadar, belki de onlardan daha fazla, medyaya sızdırılan kasıtlı bilgilerin ve bu bilgilerin medya tarafından farklı ve seçici biçimde kullanılmasının da payı olabilir.
***
Son zamanlarda gündeme gelen davaların ve mahkemelerin bazılarını anımsayalım:
1) Silivri’de görülen davalar ve bu davalara bakan mahkemeler…
2) Kandil ve Mahmur’dan gelenleri Habur’da yargılayan seyyar mahkeme”…
3) Parasız eğitim pankartı açan, savcının beraat ve tahliye istemine karşın öğrencileri bir yıla yakın zamandır tutuklu olarak içerde tutan mahkeme…
4) KCK davası denilen davaya bakan mahkeme…
5) Başta Fenerbahçe olmak üzere bazı futbol kulüplerini, yöneticileri ve sporcuları kapsayan şike soruşturması ve buna bakan mahkeme…
6) Deniz Feneri davası ve bu davaya bakan mahkeme.
***
Önce bütün mahkemelere ve davalara ilişkin, kamuoyunda adalet mekanizmasının işleyişi hakkında oluşan genel soruları özetleyelim:
1) İstisnai bir durum olantutuklu yargılanma, neredeyse bir kural mı olmuş veönce tutukla, sonra yargılauygulaması bir genel ilke haline mi gelmiştir?
2)Gizlilikgerekçesiyle bazı iddialar, sanıklardan ve sanık avukatlarından bile gizlenmekte midir?
Aleyhteki iddiaların kendilerine bildirilmediği sanıkların adil bir biçimde yargılanmaları olanaklı mıdır?
3) Masumiyet karinesidenilen ilke zaten medya tarafından hiç dikkate alınmamakta, neredeyse herkes her işine geleni daha baştan suçlu ilan etmektedir ama adalet mekanizması da mı bu ilkeden vazgeçmiştir?
Adil bir biçimde yargılanıp mahkûm olmadıkça masum kabul edilmesi gereken sanıkların, medya tarafından çarmıha gerilmesi ve kamuoyunca mahkûm edilmesi, adaleti…
Mahkemelerin tutuklu yargılama uygulaması, medyayı ve kamuoyunu olumsuz olarak etkilemiyor mu?
4) Savcılar ve yargıçlar, önlerine gelen emniyet raporlarındaki iddiaları yeterince incelemeden, her iddiayı doğru kabul edip buna göre mi karar oluşturmaktadır?
5) Adalet mekanizması siyasal iktidarın doğrudan etkisi altına mı girmiştir?
***
Ve şimdi Attilâ İlhan’a yakışan son soru:
Başta sayılan dava ve mahkemelerde, yukardaki soruların ışığında dile getirilen sorunlarla ilgili uygulamalar aynı mıdır?
Yoksa her mahkeme, her davada farklı bir uygulama mı ortaya koymaktadır?
Habur’dan gelen sanıklarla KCK davasındaki sanıklara…
Silivri’deki davalardaki sanıklarla Deniz Feneri davasındaki sanıklara…
Şike soruşturmasındaki şüphelilerle öteki davalardaki şüphelilere…
Aynı biçimde mi davranılmaktadır?

(Cumhuriyet 09.07.2011)

Emre KONGAR | Tüm Yazıları
Hits: 1722